08 Mart 2018, Perşembe
saat: 13:30


beni iyi tanıyanlar konuşmayı çok sevmediğimi bilirler. pek iyi tanımayanlar belki daha iyi bilirler, çünkü muhtemelen bir yerde bir şeyler dediğime hiç şahit olmamışlardır. konuşmaya konuşmaya eksiklik oluştuğu için, konuşmaya çalıştığımda da ifadede zorluklar oluşabilir ve bu “allahım gene söylemek istediğimi saçma bir şekilde söyledim”lere yol açtığından, bu döngü beni gittikçe sessizleştirir. beynim patlayana kadar susabilirim.
benimki standart bir sessizleşme hikayesi. nedeni sorgulandığında nereye varılr bilmiyorum.
geçtiğimiz 2 sene bana bireyselliğe dair çok fazla şey öğretti. değişimin muazzam bir şey olduğunu (iş değiştirme -ve aslında çok da mutsuz olmadığını düşünürken bir şekilde zorunda kalma-, iş yapış şeklini değiştirme, şehir değiştirme, medeni durum değiştirme, bu sırada muazzam başarılı insanlarla tanışma ve bunun aslında hiçbi şey ifade etmediği öğrendikten sonra geçilen kafa durumu, akışın güzelken güzel olduğu ama güzel olmak zorunda olmadığı, mutlu olma halinin mükemmel olma halinden daha başka bir şey olduğu) ve değişimden korkmanın korkutucu olduğunu...
kendini bulmak paket olarak ergenlikte gelmiyor ve bunları söylediğim için bugünden itibaren bambaşka biri olamıyorum ama fark etmeye başladığım an yaşamaya başladığım dönüşüm bencilce tarifsiz.
umarım önümüzdeki yıllar başka türlü sessizleşmelerin standartlaşmadığı, kadınların (ve aslında hayvanların ve diğer insanların ama bu başka bir konu) başka kadınlar ve insanlar tarafından (zulüm görmediği demeyi çok istesem de) kendilerine zulmedildiğinde susma döngüsüne girmediği, onlar susmadığında ise duyanların da susmadığı (çünkü aksi ne işe yarar ki), evde, işte, sokakta, otobüste, patrondan, kocadan, arkadaştan, akrabadan, sevgiliden, şoförden gelen her tepkiye, bugünden itibaren, hemen, şimdi tepki verdiğimiz, veremeyenlerimizin değiştiği, değişenleri dışladığımız değil kucakladığımız, beynimiz patlayana kadar susmadığımız yıllar olur. #değişiyorum #susmuyorum

istanbul
hosting