05 Kasım 2018, Pazartesi
saat: 16:47


İyi ellere teslim edilmiş bir klasik müzik eseri gibi hissediyorum.
Uzun süre sonra ilk kez bir şeyler dinlerken bunu fark ettim.
Sakin başlayan, ortalara doğru coşan, sonlara doğru daha da coşan ve evet, sonra biten.
Müzik başladığında koltukta oturup camdan dışarı bakıyordum. Durumu nitelendirmem gerekseydi; 'bütünüyle hüzünlü' derdim. Hiçbir şey ya da kimsenin suçu yok. Ben böyleyim. Yaşadığım hayata kapılıp gidemedim. Öylesi de, böylesi de hep bazı rahatsızlıklar getirdi ve ben, napıyım, üzüldüm.
Hayatımda pürüzsüz olduğunu hatırladığım hiçbir dönem yok.
Bu kadarı tesadüf olamaz? Bence de.
Gündüzleri idare ettiğim hayatım, geceleri üzerime çöküyor. Her gece bunun için hayıflanmıyorum ama birkaç cümle olsun bunu düşünüyorum.
Her şey başka olabilirdi? Hayır.
Ben başka olabilirdim.
Üstelik her seferinde aynı başka olmama bile gerek yoktu. Başka başka başkalardan seçip alırdım.
Ben içimdeki çok temel konularda hep aynı kaldım. Bunun bir seçiş olup olmadığına şu an emin değilim. Bir beş yıl kadar sonra bir fikrim olabilir.
Bu durum, benden bağımsız değişen çevre koşullarına ayak uydururken içten bi kötü hissetme durumu yarattı.
Ve evet, bununla ilgili ne bir şey yaptım, ne de bir şey söyledim. Hep tutarlı davranınca birileri bir şeyleri anlar diye bekledim sanıyorum? Bullshit. Kimse bir şey anlamaz.
Zaten tutarlı davranmanın da kendi içinde bir anlamı olmasa gerek. Sen aynı şeyleri söylerken, karşındakinin seni nasıl anladığı zaman içerisinde değişebilir ve tutarlılığın bir anda hiçbir şey ifade etmeyebilir.
Diyeceğim o ki bugün biraz hüzünlüyüm.
Her çıkışın bir inişi mi var?
Sonra her inişin de bir çıkışı mı var?
Çok saçma.

istanbul
hosting