09 Eylül 2019, Pazartesi
saat: 23:34


kutuplaşma üzerine.
dayanamayacağım ve günlerdir süregiden tartışmaya ben de katkıda bulunacağım.

charles eisenstein diyor ki, kutuplaşmış bir tartışmada tarafların hangi konuda fikir ayrılığına düştüklerinden ziyade, gizliden gizliye ne üzerine hemfikir oldukları önemlidir. misal göçmen krizinde bir taraf göçmenler ülkeden gönderilsin der, bir taraf gönderilmesin der ama hiçbiri misal savaşları durduralım demez. iki taraf da daha baştan göçe sebep olan düzeni sorgulamaz, tartışmaya taşımaz, bu da o düzeni meşrulaştırır ve yeniden üretir.

eh, trans çocukların dişiliği üzerine belli ki bir kutuplaşma yaşanıyor. fakat iki tarafın da dilinde yargılama, utandırma, alay var. ben de düşünmeden edemiyorum: sizin hayalini kurduğunuz dünyada hiç kimse hiçbir zaman herhangi bir 'hata' yapmıyor mu? yaptığında, hayalini kurduğunuz dünyada bu durumla nasıl başa çıkıyorsunuz? ideal dünyanızda, dünyanızın değerleriyle uyum içinde davranmamış bir kişinin başına ne geliyor? cezalandırılıyor mu? dışlanıyor mu? utandırılıyor mu? afişe mi ediliyor? 'ıslah' mı ediliyor? yoksa empatiyle dinleniyor mu? yaptıklarının sonucunu görmesi için eylemlerinin etkilediği kişinin duygularını duymasına alan açılıyor mu?

dünyanın hiç de hayalini kurduğumuz dünyaya benzemediğini biliyorum. büyük acılar çekildiğini de içim parçalanarak anlıyorum. ve daha fazlasını anlamak için soruyorum: bugünün dünyasında, hayalini kurduğumuz dünyadaymışçasına davransaydık, nasıl olurdu?
ş.

istanbul
hosting