27 Mart 2020, Perşembe
saat: 00:38


Dün bisikletle ofise geldim.
Hard drive Jörg'de olduğu için blu tv şeylerine baktım.
6 gibi eve geldim.
Eve varınca ya boynum ya başım bir migrene tutuldu. Biraz titreyip kustum.

Bugün evde Arminleydik. Günün 5 saatini video ve televizyon ve tablete, geri kalan 4 saatini bize ayırıyor. Biz ona ayırıyoruz biliyorum. Neyse bugün o dört saatte pazarın oradaki alana gittik. Biraz top oynadık, toi çevirdik.
Sonra ben oğlumun burnunu patlattım topla. Kanadı. Bana sarıldı, kızmadı sadece sarıldı.

Bu aralar bebek olmaya döndü yine. Hiç özlemiyorum o zamanları diyorum ama endişeleniyor, beni bırakmayın, size ihtiyacım varın çocukcası.

Olacakları hiç düşünmeden olmuşları düşünüp mutlu oluyorum. Past tense artık pişmanlıkların değil güzel zamanların tensi.

Olacaklardan korkuyorum. Korku içimde şimdiden bir delik açtı, sığacak mı koyacaklarım bilmiyorum. Deliğin kendisi olacağız belki...
Birkaç ay önce çıkan o tuhaf kahve falımı hatırlıyorum. Fal boydan boya bir savrulmayla ikiye ayrılmıştı.
Tuhaf bir ayrılma ve kahvede görmeye alışkın olmadığımız bir rüzgardaydı.

Bilemiyorum Altan.

istanbul
hosting