19 Ekim 2020, Pazartesi
saat: 17:35


KARA YOSUN TOPLARKEN ÖĞRENDİM ADINI

(...) 06.10.2020'den devam.

Yalanlarla ve eşyalarla mutlu olması öğretilmiş biri olarak utanıyorum kendimden. Gülüyorum halimize kitleler halinde boyun eğişimize, mutlu oluşumuza. Sıradan ve basit hayatım nasıl da saklıyor zihnimin acımasız karanlık fikirlerini ve yüreğimin katran karası arzularını. İnsanlığın yarattığı erdemlerden sıyrılmak, kendim olmak istiyorum. İyiye ve kötüye vicdanımla aklımla yüreğimle karar vermek istiyorum. İşte tam burada önümde duran ve beni kurdurtan şey; “karar vermek”. Dilediğim yaşamın uzaklığını sanırım şöyle anlatabilirim: Ateşe elimi uzatıp, yanan korlardan birini avuçlarıma alıp, yanışını teslimiyet haliyle izlemek istiyorum ellerim yanmadan, canım acımadan, gözlerimi kırpmadan çıtırtıların ezgisini kulaklarıma hapsederek gecenin en sessiz saatinde ayın yalnızca bizi aydınlattığı yerde. Siz kimsiniz? Diye merak ediyorsunuz. Biz dediğime bakmayın. Biz “biz” olamayacak kadar korkak ve baskı altında olan, el alem ne der korkusuyla yaşayan iki zavallı, birbirine değmemiş, değmeyecek iki ten.
Sabah serinliği iyice kendini hissettirmeye başladığında son bir sigara içmek için, elimi pakete attım. Bitmişti. Saate baktım, yediye doğru geliyordu. Hava aydınlanmıştı. Gözlerim kapanıyor, üşüyen bedenim yorganın altında yarım kalan düşlere devam etmek istiyor. İçeri girdim. Bir bardak su içtim. Aynanın karşısına geçtim. Uzamış sakallımla uykusuz kalmış gözlerimin birbirine uyumu, tüm düşüncelerimi ele veriyor gibiydi. Yüzümü yıkadım. Hala aynıydım. Çaydanlığa su koydum. Tıraş olmalıyım. Kimse bilmemeli ne düşündüğümü. Sandalyeye oturdum suyun kaymasını izledim. İşe gitmek fikri beni delirtiyordu. Duvarda asılı duran takvime baktım. 10 Ocak 2019, aylardır koparılmamıştı. Her günü aynı olan biri takvime, zamana neden ihtiyaç duyar ki? On dakika sonra dünün, geçen günün, geçen haftanın, geçen ayın aynısını yaşayacaktım zaten.
Su kaynadı. Tıraş oldum. Yüzümü kurularken tekrar karşılaştım kendimle. Ben ne ara bu kadar yaş aldım? Yaşlanmaktan, böyle yaşlanmaktan korktum. İçim titredi. Bu düşünceyi uzaklaştırmak için kapadım gözlerimi. Oyalanacak bir şey bulmalıydım. Yapmam gereken bir şey mi var mıydı? zihnimi zorluyordum. Buldum. İnternet. İnterneti değiştirecektim. Evet. Evet. Dört gün önce taahhüdü bitmişti. Başka bir firmaya geçecektim. Hem bunda TV kutusu ve sinema kanalları da vardı. Sanki çok film izlemeye meraklıymışım gibi ama alacaktım…
Devam Edecek…


istanbul