20 Ekim 2010, Çarşamba
saat: 00:30


iş görüşmesine gitmek için kampüsten çıktım. 2 gündür gelmeyen hocalarımız yüzünden, ders yapmıyorum üşenerek gittiğim lanet kampüste.
bi milli piyangocunun yanından geçtim. cebimdeki para zaten kısıtlıydı, ama bu gece çekilecek diye bağırınca, kalan 5 biletten birini aldım.
tanrım, ilk elimi attığım biletin son numarası "3" idi, hayatımın özeti olan numara.
dedim bu sefer olacak.
şu sefillikten, eziyetten, eziklikten kurtuluyorum...



olmadı.
amorti bile çıkmadı.
eğer, doğumunuzdan itibaren, her beyaz sizin yanınızda durunca siyaha dönerse, ister istemez laneti kendinizde ararsınız.
lanet.
bi defterime not almıştım, ufak bi söz; " lanetler , sen izin verdikçe yaşar".
eğer sözüm doğruysa, ben "lanet" nasıl öldürülür, bilmiyorum...
berbat hissediyorum, kafam da güzel. aramızda kalsın, alkol yanına biraz duman kattık, enfes olduk.

olmadık bi haber aldım.
mevzu, unutamamak, içinde birşeylerin kalması değil.
mevzu; salak yerine konmak.
yıllardır en yakın arkadaşlarımdan biri olan bi piçin, eski kız arkadaşlarından biriyle, aramız limoniyken yatmış olduğunu öğrendim.
bu olay 2 yıl kadar önce olmuş olması gereken birşey.
adamla beraber ege kıyı şeridini gezdim ben. en derin sorunlarımı dinledi benden.

bu mudur alacağım sonunda?
kime güveneceğim? kimi seveceğim? ben arkamı kime dönebileceğim?
herneyse...
herşeyin bi çıkar yolu vardır, ve, eğer bir tanrı varsa, artık ilahi adaleti benim lehimde işletme zamanı geldi ya da karma, haydi artık.

istanbul
hosting