20 Ekim 2010, Çarşamba
saat: 13:49


sabah cemşitle kahvaltı etmeye gidelim dedik.melisayıda aradık ama akşamdan kaldığını ve dergide bi sürü işi oldugu için mavi ekran verdigini söyledi.
kaybeden o olucaktı sonuçta hadi cemşiti boşver benim gibi bi adamla kahvaltı etme şansı her hatuna nasip olmazda neyse:p
cemşitle her zamanki gibi insani ölçülere meydan okuyup gelene geçene koca koca dilimlerle saldırdık.sonunda masada sadece yumurtanın kabuklarıyla zeytin çekirdekleri kalmıştı.
napalım onları yiyemiyoruz!

sonra oglum biraz yürüyelim dedim işte kanka buralarda yürünmez atlıyalım arabaya aşiyana dogru gidelim hem oralar tenha olur felan dedi.atladık gittik sahilde yürüyoruz mis gibi hava var bide üstüne manzara zaten.karşıdan bi kız geliyo köpeğide var. golden retriever.
cemşit bak şimdi napcam dedi gitti kızın yanına
-aaa fino köpegi dedi.
kızda
-haaayırrr o fino degil goolden dedi.
cemşitte
-aa konuştu dedi köpegi göstererek.
kız aptal dedi ama ben nasıl yarılıyorum arkada anlatamam.:)

şuursuz ya onun bu denyoluklarıyla hayat o kadar güzel geçiyoki.adamın dünya sikinde olmaması bazen o kadar özendiriyoki beni onun gibi yaşamaya.
ama sonra buzdolabında unuttugu corapları aklıma gelince silkelenip ulan iyiki volkanım diyorum :)

cemşiti yaşlı gözlerle evine bıraktıktan sonra lanet olası ofise ve made in japanların yanına geldim.

arabada su şarkı çalıyodu zamanında ne söylerdim ya:)

fizy.com/#s/1aiq59

istanbul
hosting