21 Ekim 2010, Cuma
![]() saat: 23:47
![]() Bir misafirlik sonrası eve dönüş.Sıradanlık beklentisi ile kapıdan içeriye giriş.Ve ortada boylu boyunca uzanan büyük bir kıskançlık hikayesi.Mutsuz bir evlilik ve sadece sığınılma amacı ile geri dönülen beklenti içerisindeki baba evi.Çalan bir telefon.Sıradan bir günde beyin içersinde dolaşırken rahatsız olunan sözcükler bu telefon sırasında karşı tarafa öyle fütursuzca savrulup durmakta.Tedirgin , elleri titreyen bir anne. Yaşadıklarını arkasına koymayı bir türlü becerememiş ,geçmişi ile daima savaş veren belki de en büyük sorunu mutsuzluk olan bir kardeş.Israrla çalan bir telefon korku ve telaşla çıklan bir yolculuk. Ben bu tabloyu ve daha renklilerini önceden de gördüm;çok küçüktüm hem de.Kaçacak tek yerin kaçmaya çalıştığım yer olduğunu düşünerek yaşadığım senelerdi.Korkunun en kaliteli versiyonu ile tanıştım.Ama daha önce hiç korkmamıştım kendimden.Korkum sakinliğimden.Konuşmak için ağzımı dahi açmaya gücüm yoktu.Öyle ifadesizce durdum.Hep merak ederdim içine akan gözyaşları nereye gider diye ?Öğrendim nereye gittiklerini.Hayatımda ilk defa bir şey öğrendiğim için çok pişmanım.Keşke öğrenmeseydim. | ||
|