22 Ekim 2010, Cuma
saat: 10:25


Artık bir feysbukum olduğu için ilgilenecek olaylar, ilginç videolar, takip edilecek gruplar bulmak ömrümü yedi.
Oysa, belki oradan işsizim diye bağırırsam duyulur diye şeyetmiştim.
Yine oysa, bu boş sayfalarla kim bana niye versin işi, bir hava parası almak için yollanacak tahsildar olmadığım sürece.
Tahsildar mıydı o?


...
Ankara hızlıca bitti, antibiyotiklerle kurduğum aman sende alışverişim zehirlenmeyle sonuçlandığı için Pögü göremedim, bu seferlik hüznü Ankara'nın bu oldu.Artık Ankarada iki evim var. Birinde babam bana azerbaycandan gelen "sufra şarabı" açtı, daha çok zehirlendim. Yine de bir alkolik olduğum inancından kurtulmuş olması, iyiye işarettir.

Bugünler vize işleriyle geçecek, muhtemelen yakın bir zamanda çocuk yapıp Kreuzberg sokaklarında bir esrar satıcısı olmamasını dileyeceğim.
...

T geliyor bugün, evine gidip biraz ağlamasını ve oynamasını seyredeceğiz. Bizim de kaderimiz bu.

Büyük gelişmelerden biri de buzdolabını çözdürmüş olmamız. Ki, bir kutup ayısını veya soğuk seven menapozlu herhangi bir hayvanı kurtarır cinsten buzlar geldi meydane.

Başka gelişmeler yok.
Sanal alemde arkadaşlarım var gibi görünüyor, bu da bir gelişmedir belki.

Bir kaç zamandır tertemiz kafam, belki bu da bir gelişmedir.

Ya da gerileme dönemine mi girdim, fetretler bana mı girdi, onu sonra bildiririm.

İmlalar, hatalar, müzikler, filmler...

Çok temizim, yazacak her şeyi de sanki arayıp bulmalıyım kafamı gömdüğüm yerlere. Detoks. Hiç de sevmem bu kelimeyi.

House da bıraktı vicodini. belki ordandır.
Sabahı şerifler hayır.

"Eğer sen kuşsan, gel benim kafama sıç, yok eğer ben kuşsam, ben gelip senin kafana sıçıyım"




istanbul
hosting