22 Kasım 2022, Pazartesi
saat: 00:38


Bir yılı aşkın bir sürenin ardından tekrar merhaba sevgili günce :)

Artık öykücülerle filan mesajlaşan birisi olduğum için ağzımdan kolayca "sevgili, sevgiler, sevgilerimle" gibi yılışıklıklar dökülebiliyor. Bu da bir gelişme. Kaba erdemde ısrarın fazlası kibre girer ki, hadisi şerif mucibince lanetlenmiştir kibirlenenler.

Nasıl bir yıl geçirdim? Güzeldi aslında ya. Bol bol öykü yazdım. Israrlara dayanamayıp bir twitter hesabı açtım. twitter.com/SelmanD18
Adım da Selman Dinler bu arada :)
Çağdaş Türk öykücülerini okuyup bir kaç kelimeyle yorumluyorum twitterda. Zaman zaman ufak tefek atışmalar, gücenmeler filan oluyor. Arkadan mesaj atıp bana destek verenler açıktan tivitlerimi beğenemiyor :) Tatlı dedikodular vs. Güzel yani.

Böyle bir şeye de ihtiyaç varmış herhalde, hemen bana kitap yollayıp yorum isteyenler oldu, devam etmem yönünde mesajlar aldım. Birisi online, iki dergi yılsonu soruşturmalarında bana da yer verdi, onlar yayınlanacak.

Öykülerim matbu bir dergide yer bulamadı, ben de çok mücadele etmedim doğrusu. Bazıları amatör, bazıları daha profesyonel online dergilerde yayınlandı. Zaten twitter profilde bakabilir merak edenler.

Velhasıl edebi anlamda güzel bir yıldı. Romanımı gönderdiğim 15 tane falan yayınevinden hiçbiri benimle ilgilenmemiş olsa bile keyfim yerinde. Girişini tekrar yazıp başka yerlere de yollayacağım. Bu arada twitterdan biraz daha takipçi toplar, az buçuk da öykücü diye kendimi kabul ettirebilirsem belki önüm açılır. Ama bu kadarı bile güzel. Hayatımdaki diğer şeylerden açtığım boşluğa edebiyatı dolduruyorum ve sanat beni mest ediyor :)

Onun dışında Sakarya'da yaşıyoruz. Mutlu bir evliliğim var. İki muhabbet kuşumuz oldu, onlarla oyalanmak, yakın yerlere doğa yürüyüşlerine gitmek, bisiklete binmek, kafelerde oturup bir deftere öykü yazmak hobilerim arasında.

Günlüklerimi şöyle bir karıştırdım da, çok garip geldi doğrusu. Bundan 20 yıl önce yazdığım şeylere göz attım. O zamanlar daha parlak bir yazıcıymışım. Nöronlarım arasında muazzam bir iletişim hızı varmış. Parlak buluşlar, zekice çağrışımlar, yepyeni, kural tanımaz bir biçem. Ama bunları bir arada tutup daha üst bir yapıya aktaracak omurga olmadan tüm bu şebelekliklerin ne anlamı var?

Bir ikinci düşünce, kendimden o kadar uzun zaman boyunca, o kadar çok bahsetmişim ki artık kendime dair hiçbir şey anlatasım gelmemesi biraz da bu yüzden olsa gerek :)

Buradan bağlayalım o halde. Öpüyorum seni güncem kom. Sevgilerimle...

istanbul