17 Ocak 2023, Salı
saat: 12:13


Yaşadım diyebilmek için, yapılması gerekenler var, okumuşuzdur, biliyoruzdur hepimiz. Zaman zaman yapmaya da çalışıyoruzdur.
Yaşadım diyebilmek için de değil aslında, o işin sunuşu, yaşamak için.
Yaşamak şakaya da gelmez, ciddiye almak gerekir. Evet. Ciddiye almak derken, evet, anlıyoruz, yaşamın her zerresine tutunmaktan bahsediyoruz.
Fakat, tuhaf bir hınçla bilsem de, yine de merak ediyorum, ya yaptığımız kimi şeyler de, "yaşamadım" diyebilmeyi getirmiyor mu?
Ya da , yaşadım diyebilmek için yapmamız gereken kimi şeyler, bu dünyayı öyle sevmemeyi de getirmiyor mu?
Aslında içimdeki çocukluktan yetiştirme muhalif, bu güzelim şiiri de terslemenin kurgularini yapıyor basbayağı, ve çoğu zaman o anlatının tersine giden o muhalif benim "yaşadım" diyebilme sebebim zaten, tezat ilk buradan başlıyor. Fakat, sözü Genco Erkal alınca hele, insanın pek de karşı durası gelmiyor.
Zaten benim aslında fazlasında da gözüm yok, yolda tekmeledigim bir taş kadar "yaşadım" diyebilsem, pek özgürüm aslında. hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğim halde.
Yani, aslında yaşantının her zerresini seviyorum, üstelik bu beni "yaşamayı sevme" prensiplerinin tersine itse bile.
Örneğin, duvarın arkasındaki dışarıyı pek de merak etmiyorum. Hatta, o dışarıda bulunabildiğimde, haz da etmiyorum. Sevmem gerekir ya o duvarın dışındakileri hayvaniyla, insanıyla ... Sevemiyorum doğrusu. Bu sevgisizliğin hiç de etik olmadığı durumlarda bile sevmeyebiliyorum üstelik, yaşadım diyebilmek için hani. Onu ne yapacagiz?
Aslında belki de, biz büyümüş insanlar biraz boşa kasıyoruz, çünkü insan sadece çocukken yaşayabiliyor sanki.

istanbul
hosting