22 Ocak 2023, Pazar
saat: 21:36



geri gelmenin şerefine günce...
kendine yazarsın...
bir gün öylece bilinmezlerle paylaşırsın..
o kadar..29.06.23..bahçeşehir..


**

"Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan
saflığımı ve sabrımı aldım tek
kalanları kumsala göm sen de
yaz boyunca
nasılsa her keder eksilir
kendini doldurarak............" bk...


ne kadar çok gece geçti
ne kadar çok gündüz geçti
ve..ne kadar çok zaman geçti
ve..ne kadar çok oldu sana yazmayalı..
ne ilginç...
aynı yerde, aynı noktada duruyor olmak,
nasır tutmanın haricinde...

oysa... -içimde- her şey aynıyken
"dışımda"
bambaşka bir kıtanın
bambaşka bir ülkenin
bambaşka bir şehrinden yazıyorum sana günce..

sorumlu hisseden sorumlu bir baba olmanın yükü omuzlarımda...
oğlumun etrafında dönüyor hayat ve
-belki de- ben yok oluyorum her bir adımda...
o gülünce gülüyor
o ağlayınca ağlıyorum...
şimdi çok özlüyorum...

oğlum Dubai'de...
ben Angola'da...
hayat... ne kadar ilginç...
oysa..ben evimin arka bahçesinde torunlarıma şeker verirken yaşlanmayı hayal ederdim hep...
şimdi..tavan arasında ki tozlu sandıklara saklanmış kırmızıdan griye dönüşen renkler var elimde bir tortuya dönmüş..

hayatlar hiç bir zaman hayallerden güzel olamıyor değil mi....!!!! umutlar hiç gonca verir mi acep.. dikenin olduğu dalda gül de açıyor ya ona sebep..
saat öğlen üç..
sol yanıma ve de kirpiklerime
bir hüzün düştü.. -artık- nedensiz...
parmak aramda sigaram..
çekmeli ciğerlerime..
kaçışlarım her seferinde başarısız...
kaldığım evin penceresinden dışarıda kalkan tozu görüyorum.. Oğlumla bir yaz sıcağında Alfa'yı gömerken tuzlu yaşların ıslattığı yanaklarımıza tozların yapıştığı o günü hatırlattı bana.. gece son kez yanına gitmemiş olmanın pişmanlığı ve vicdan azabı içimi yakmakta.... sarı tuğla duvarların üstünde kertenkeleler koşturuyor, anlamadığım bir dilde bağıran çocukların sesleri kulaklarımda.. rahatlatmaktan çok uzak bir rüzgar...mazimde kalan evimi hatırlatıyorlar bana... aynı André Gide'nin Bursa'da Ulu Camii'yi ziyaretinde deftere karaladığı gibi "Bu camiinin küçük avlusunda oturan gerçekten ben miyim?" Angola'nın bu sessiz kasabasında çürümüş nar rengi keten perdelerin arasından sızan ikindi güneşinin vurduğu sarı duvarlı, yeşil masalı, kertenkelelerle beraber elimde sigara, içimde keder, gözümde yaşla bu odada oturan ben miyim........

nunc est bibendum....

..angola, caconda... ocak22...23..


.....
......
.......

istanbul..bahçeşehir..
sığınağımdayım...
sığınmışım...
sıvışmışım..
Ruhumun tüm haykırışlarını yakıp kül eden bir sessizlik..
kuşatma altına alınmış umutlarım..
okyanus kokusu valizimde..
keşke burada değil de yine orada olsaydım şimdi..
02 şubat






istanbul