11 Mayıs 2025, Pazar
![]() saat: 23:28
![]() Geçen gün annemlerin sitesinin parkında çocukları sallarken annemde karşımdaki bankta oturuyordu. Bir kedi dolandı bacaklarına sevdi biraz onu sonra çantasında ekmek vardı paketinden açtı yere parçalayarak koydu. Kedi ekmeği yedi, annem kedinin başını sevdi. Kedi anneme biraz daha sırnaştı, banka yanına çıktı. Kafasına koluna sürdü annem güldü ona karşılık verdi. Güzel bir andı. Ama ben çok üzüldüm. Ve o anları videoya almıştım. Açıp açıp bakıyorum ve ne görüyorum biliyor musun güncem hayatın tadını anca almaya başlamış bir kadın görüyorum. Benim çocukluğumda hiç hatıram yok annemi bir hayvanı severken gördüğüm. Ben annemi hayvanları sevmez biliyormuşum, farkında olmadan. Ama annemin zamanı yokmuş bir hayvanın başını okşamaya. Annem öyle koşuyormuş ki öyle acelesi varmış ki durup hiç nefes almamış. Kafasını kaldırıp gökyüzüne boş boş bakmamış. Bir kediyi bir köpeği hiç içinden gelerek okşamamış. Şimdi 55 yaşında anca zaman bulabilmiş. Koca bir ömrü çalışarak, didinerek, sürekli birilerini idare ederek geçirmiş. Ve hiç şikayet ettiğinide bilmem biliyor musun? Hiç. Her zaman şükür ederdi. Her şeye. Bende böyle çocukluğumdan başlayıp bu zamana kadar gelen yaşam filmimizi gözümün önünden geçirince üzüldüm işte. Ona da dedim hatta. Seni ilk defa böyle kedi severken görüyorum anneciğim, geçmişte buna zamanın yoktu dedim. Evet dedi gülümsedi :) Anneme benziyorum biraz ama asla onun gibi değilim. O kadar güçlü değilim bir kere. Ben bakıyorum gökyüzüne sık sık. Ama bazen onun gibi acelem varmış gibi yaşıyorum hayatı. Atmışım vitesi beşe gidiyorum sağa sola bakmadan. Yakalayabilene aşk olsun. Direniyorum işte öyle zamanlarda. Bugün anneler günü. Kalbinde anneliği hisseden herkesin günü. Elbet ki doğurmak yeterli değil bunun için. Bilmiyorum tabi ömrünüde feda etmeye gerek var mı? Annem ömrünü feda edenlerden ama. O yüzden işte bugün benim için annemin günü. Benim canım annem. Anneler günün kutlu olsun. Sen hep mutlu ol. Biliyorum bir gün yollarımız ayrılacak. Ama diliyorum ki bu ayrılık senin için üzülmeyeceğim bir yaşta gerçekleşsin. Ve ben o yaşına kadar seni hep mutlu edeyim. Aceleden etrafını görmeden geçirdiğin ömrünün hakkını az da olsa sana vereyim. İyi ki benim annemsin gülom. Sen benim en büyük dayanağımsın. Seni ve evlatlarımı bu dünyadaki herşeyden çok seviyorum. Sen hep gül, gül yüzlü gülom. saat: 23:48 ![]() Evet duygulandık, ağladık, ettik ama konular arası hızlı geçişle şimdi de bir sıkıntımı şuraya iliştireyim. Depresyonda mıyım bilmiyorum. Biraz bu aralar neler olduğunu anlamadan yaşıyor gibiyim. Hayat koşturmamdan ve kendi yoğunluğumdan çoğu zaman gün vana yetmiyor. Akşamları hele çocukları yedir, oynat, güldür, müldür, yıka, yatır derken çoğu zaman sızıyorum birilerinin yanında. Şansım varsa kendiliğimden uyanıyorum ve şansımın varlığından öte yaver de gitmesi durumunda uykumu yalandan almış oluyorum ve işlerimi yapıyorum. İşlerim neler mi? Ortalığı toplamak, mutfağı toplamak, makinadaki çamaşırı kurutmaya atmak, kurutmadaki çamaşırı katlamak, katladığım çamaşırı yerleştirmek, oyuncakları düzenlemek ve bitmek bilmeyen döngüdeki diğer işler. Ama eğer şansım yaver gitmezde sızdıgım yerden herhangi bir mücbir sebepten uyandırılırsam ve uyku kıçımdan akıyorsa gözümğ bile açamadan kendimi herhangi bir yere atıp uyumaya devam ediyorum. Ta ki küçük bebem meme diye ağlayana kadar. Sonra gidip birazda onun yanında uyuyorum. Yani sonuçta asla kaliteli olmayan ama kendime de gelemediğim bir uyku halim var. Mesela bu akşamda oğlanı yatırırken sızmışım biraz. Büyük kızım gelip uyandırınca kalkıp hemen bir takım görevlerimi yerine getirdim. Sonra kızları yatırdım. O arada da yarım saat içim geçmiş ve şimdi mutfağa geldim ve saat 23.30. Ve ben buraya nasıl geldim bu zamana yani bilmiyorum. Şimdi zaten bir yarım saatte ben ne yapsam şimdi diye düşünmekle geçecek. Sonra da uyku gözüme kepenk atacağı için hiç bi bok yapamdan yatıcam. Ama çamaşırlar var beni bekliyolar. Mutfak desen almış gidiyor başını. Peki bunlar olurken kocan nerde dediğini duyar gibiyim güncem. Kocam da uyuyor. Ama o gerçekten güzel uyuyor :) hakkını veriyor. O yüzden kendisini tebrik ediyorum. Ama bu tebriğin yanı sıra sorguluyorum da hayatı. Neden böyle diye. Sonra diyorum ki ama Allah iki yakayı bir araya vermez çorapcım. Her şey nasıl dört dörtlük olsun. Her şey seni nasıl memnun etsin. Bazı şeyler de önüne engel olacak sinirini bozacak modunu düşürecek ki sende mücadele etmeye devam et. Mesela kocan uyumasa çamasırı katlasa ya da mutfagı toplasa o zaman bir sonrakinde ona güvenip yapmayacaksın belki, salacaksın kendini. Bak şimdi salamıyorsun. Mecbursun it gibi koşturmaya. Zaten insanın kendinden başka kimsesi yok bi yerde. Bununda farkında varınca koymuyor heralde böyle şeyler. Aman neyse ne. Kocamı gömme yazısı değildi bu konuyu niye oraya getirdim şimdi. O da özünde iyi biri. Bazı şeylerde fazla gamsız sadece. Napalım her malın bir kokarı var değil mi? Bizde dört dörtlük değiliz sonuçta. Gerçi şimdi kıyasa girersekte ben ona bakarak çok iyiymde neyse kendi kendimi de gaza getirmeyeyim şimdi. Öyle yani. İşim hiç bitmiyor. Zaman bana yetmiyor. Ne yaşıyorum bu ara bilmem, için almıyor. İnanıyorum ama bu da geçecek. Neler geçmedi ki? (Geçmeyen bi sürü de şey var bu arada) Sana yazana kadar da saat 00.00 oldu. Neyse uykum yok en azından. Yani yatsam varda şu an iyi gibi duruyorum. Acele mutfağı toplayıp hızlıca yarının yemeklerini yapıcam. Çamaşırlarımı katlar duşumu alır yatarım Allahın izni ile. Bu da en erken saat 03.00 demek. Sonra zaten 07.00 de gün başlayacak ve ben yorgun olacağım. Her güne borçlu giriyorum, bakalım sistem ne zaman silecek bütün yorgunluğumuzu? Arkada spotify çalıyor bir sürü şarkı dinledim ama şimdi Sıla - Saki çalıyo. Gecenin şarkısı olsun. Yakıştı ruhuma da. Selametle güncem | ||
|