24 Mayıs 2025, Cumartesi
![]() saat: 03:02
![]() Alvin. Sokağa açılan pencerelerin hepsi neden kırık? "Söz etmek istiyorum. Mutsuzluğundan, insan soyunun, mükemmel." Gövdem acıyor. Söz edildi. Aç parantez: -Hayatta kalmak için hayal kurmalıyız. -Nereye gitmek istiyorsun. + Eve gitmek istiyorum. :Kapa parantez İçi oyulmuş bir ağaç kovuğu gibi hissediyorum kendimi. Tanım: Ağaç oyukları, yaşayan bir ağaçtaki oyuklardır. Ağaç delikleri, bir dalın kırılması gibi bir yaralanma sonucu kabukta bir açıklık oluşması ve öz odunun açığa çıkmasıyla oluşabilir. Öz odun, ağacın gövdesinde bir oyuk oluşturan mantarlar ve bakteriler tarafından saldırıya uğrar. Bu yarayı ne zaman aldım hatırlamıyorum. Yanımda mıydın? Değil miydin? Hatırlamıyorum. Bir süre yerde yattım. Uzunca bir kış yerde yatması gibi odunun, kımıltısız, ıslak. Bana saldıran şeyin şekilsizliğinden ve akışkanlığından kurtulabilmek için yerde yattım, bir süre. Sonra bir şey olmak için parmaklarım işledi. Birileri odaya girdi, birilerini odadan kovdum. Duvara çarpan bir ses birden fazla parçaya dönüştü. Ben sadece seyrettim. Ya da seyredildim kımıldamadan uzandığım yerden. Etrafa saçılan tuşlardan beni en çok yaralayacak olanları seçtim ve bir dizi sözcükle doldurdum mantarlar ve bakteriler tarafından saldırıya uğrayan gövdemi. Doğrultabilmek için -uzunca bir kış yerde yatması gibi odunun, kımıltısız, ıslak- gövdemi, sol kolumu kazımak zorunda kaldım. Şimdi, derisi yüzülmüş bir kol gibi duruyorsam sokağa açılan kırık pencerelerin karşısında, her paragraf, öncekilerden bir iz, bir taş, bir oyuk taşıyorsa böyle, bir bir hatırlamalıyım bütün sebepleri. Alvin! Bahsedilsin istiyorum. Mutsuzluğundan, soyumun. Kapa göz kapakları: Beni buraya neden çağırdıklarını biliyorum. Çünkü en çok burada güzel görünüyor güneş. Çünkü en çok burada uçuşuyor ince tül perdeler geniş pervazlı pencerelerde. -Kimler aynı takımda oynayacak? +Siz beşiniz aynı takımda oynayacaksınız. -Peki. Ama bu kez kaybedenler içecek gazozu. Terlemeyenler hastalanacak bu kez. Kaptanı ben olmayacağım bu takımın ve golleri kendi kaleme atmamam için siz durduracaksınız beni. -İyi ama neden? Neden sıska olanlar aynı takımdayken, taş duvarlı kaleye sırtımız dönük oynayacakmışız? +Çünkü bu kez, siz saldıracaksınız inandığınız her şeye. Çünkü bu kez, hepimiz aynı ustanın kaleminden dökülmüş gibi yerlerimizi alacağız güneşten kararan yüzlerimizle sarı sıcak o yazda. :Aç göz kapakları En çok ne zaman yara aldım, hatırlamıyorum. Üstünden epey geçti mi? Sanmam. Sanki alnım daralıyor. Çünkü küçülünce ufku insanın, alnı daralacak zannediyorum. Belki de fazlası, kim bilir. Birbirimizi pek göremesek de, bakamasak da birbirimizin yüzüne pek fazla, seviyorum ensemi. Bakınca böyle sakin bir ikindi üstü enseme, şöyle diyorum: Nasıl da seviyorum seni. Ne güzelsin böyle. Ne güzel sevdiler seni, nasıl güzel dokundular sana. Ben, mimari hatalarla dolu bir odaya bakarken uzun uzun, sen ne güzel sevildin. İnce, bakımlı ve sevecen parmaklar nasıl da dolaştı usul usul üzerinde...ve sen nasıl aktın, akması gibi bir suyun, yatağını ilk kez bulmuş gibi. Alvin... Sanki yanlış yazılmış bir sözcük gibiyim, çizilmiş altım, kırmızı kırmızı... Beni yok saysan, iyileşir mi gövdemdeki oyuk? Çünkü ben böyle, -hâlâ- gövdemi kemiren bir filin dişlerini bileyliyorum. Öpüyorum Alvin, iyi kal... | ||
|