06 Temmuz 2025, Pazar
![]() saat: 21:55
![]() Yazlığa geldik. Tadilatı, temizliği, yerleşmesi derken 3 gün geçmiş. Kocamda bende yorgunluktan bitiğiz. Bu süreçte evdeki ustalar ve çocukları da düşününce şu an kimsenin birbirini görmeye tahammülü yok :) aşırı haklı bi durum ikimiz içinde. Bu yazlık işi zaten iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum. Güvenemiyorum da bokta çıkabilir diyen bir eleman vardı youtube da yıllar önce telefon kutusu açıyordu falan. Ara ara onun bu cümlesi geliyor aklıma, namussuz nasıl kurduysa cümleyi her olaya da cuk diye oturuyor bence. Mesela şu an benim yazlığa gelme olayımın içinden de bokta çıkabilir hiç güvenemiyorum. Üç gündür istisnasız üç çocuğumu yıkayıp öyle yatırıyorum. Üç çocuk, üç banyo ,üç temiz kıyafet ,üç saç taraması derken bir bakmışım zaten sırtımdan aşağı doğru ismini bilemediğim bir ağrı geçiveriyor. Sonra ne yaşıyorum diyorum ben abi diyorum kendi kendime. Ne zaman büyüyecek bu çocuklar? Nasıl olacak? Ne zaman geçecek bu sırtımdaki ağrı. Cevap yok tabi. Bir yandan da biliyorum zaman o kadar hızlı ki şu an sarılıp öptüğüm o tontiş yanaklar, hala kucağa alınma halleri, hala aslında bebek oluşları bir anda yok olacak ve ben o zamanda nasıl geçti bu kadar hızlı diyeceğim. En büyük korkularımdan biri çocuklarımı eksik büyütmek bu hayatta. Ama ne yaparsam yapayım bazı eksikler olacak. Ve pişmanlık hissi hep olacak. Asla yeteri kadar tam hissedemeyeceğim. O kadar uykum var ki, yazmak için geliyorum kafam dolu oluyor. Sonra göz kapaklarım asla müsade etmiyor. Zorlasamda kendimi bu sefer beynim kendini off konumuna getiriyor ve asla ne yazacağım aklıma gelmiyor Neyse gidiyorum uyumaya Yaşlanmışım ben ya yazıklar olsun bana saat: 00:35 ![]() Herkes uyudu. Yapılacak bir kaç işim var. Elim gitmiyor. Dişlerim ağrıyor ne zamandır. Çocuk emzirmekten ağzımda diş kalmadı. Canımı sıkan bir sürü şey var. Kimseye diyemiyorum. Gündem de başka şeyler var. Onun üzerine ben kendi canımı sıkan konulardan bahsetsem kimsenin beni anlamayacağından adım gibi eminim. O yüzden yine susmayı tercih edip sıranın bana geleceği günü bekliyorum. Şimdi sosyal medya da bir videoya denk geldim. Bir kadın yeni doğmuş bir kuzu severken sürünün köpeğide kadına yanaşıp onu seviyor. Kadın kucağında kuzu yanında köpek sevgiyle sarmalandı. Kendini de teslim etti o sevgiye. Kendimi düşündüm tabi hemen. Benim için asla olmayacak bir kare. Hayvan sevmediğimden değil ama bir hayvanla o derecede samimiyet kuramayacağımdan. Neden böyle bilmiyorum. Ben hiç bişeye kendimi teslim edemiyorum bir de onu fark ettim. Sanki sürekli bişeyleri dik bir şekilde tutmam gerekiyormuş gibi, bana bahşedilen görevler varmışta o görevleri yerine getirmezsem dünyanın sonu gelecekmiş gibi, sürekli koşmam gerekiyormuşum gibi garip hislerim var. Bunların saçmalık olduğunu biliyorum ama gerçeğimde bu. Kendimi tam hissetmiyorum sanıyordum ama şimdilerde fark ediyorum ki ben evlendikten sonra tam hissedememişim. Bir daha hiç eskisi gibi olmamışım, eskisi gibi hissedememişim. Yani eskisi gibi hissedememekte normal olan belki, sonuçta hayat çok başka bir boyuta geçiyor. Ama ne bileyim bu eksiklik hissi çok garip. Ne yaparsan yap tamamlanmayacak bir his gibi. Hissettiğim şeyi kelimlerede dökemiyorum şu an aslında. Neyse amannnn kafaların karışık olduğu bir akşam. Dilime, yüreğime ve en önemlisi kafamın içine susmayı öğretmem lazım. Nasıl olacak bilmiyorum ama başarabilirsem varya , işte orası büyük bir huzur vaad ediyor gibi. Ya da dolandırıcı müteahhitler gibi kandırıyor beni bu his :) | ||
|