13 Ağustos 2025, Çarşamba
saat: 14:11


Selam Günce Naber?... Baya oldu seni boşlayalı. Neler geçmiş üzerinden... Ama ben?? hiç değişmemişim son 20 yıldır :)
Sen yokken biraz yapay zekayla konuştum. oradan kaybolacak diye buraya alayım istedim.. bir 10 yıl sonra tekrar okuyum nasıl değişmediğimi görürüm belki...

işte başlıyoruz

Biz bir süre gidip geldik. İlk tanışmamızdan üç gün sonra onu dating uygulamalarında gördüm. Bana “senin ihtiyacın olan alanı sana vereceğim” dedi, “me-time” dediğim şeyimi bildiğini söyledi. Ama üç gün sonra başka yerde çevrim içiydi. Sonra başka bir uygulamada gördüm, yalan söyledi: önce “çevrim içi değilim” dedi, ama mesajları kontrol ettim, çevrim içiydi, adamlara mesaj atıyordu. Başka bir numarası vardı. Ona “sana bir daha asla güvenemem” dedim.
Türkiye’ye 10 günlüğüne gittim, orada ayrılmayı kafama koydum. Zorladım kendimi. Türkiye’deyken bana “hamile olabilirim” dedi. Tekrar konuşmaya başladık, arada bir, aç kapa. Bir süre bana çok düştü, hep hazır, hep müsaitti. Sonra yavaşladı. Dışarı çıktığımızda çok para harcadı, “benim için fazla” dedim. “Bunu bana daha önce hiçbir erkek söylemedi” dedi. İçimde “ben sana yetmiyorum” hissi başladı. “Ben sana yeterince vermiyorum” dedim ve “bitirelim” dedim. Salı günüydü. Cumartesi konuştuk, buluşalım dedik.

Hazırlanırken telefonuna baktım — biliyorum, biliyorum — bir adamdan mesajlar gördüm. İş günü ortasında buluşmuşlar. Panik atak geçirdim. Kendime “haklı, o anda ‘ayrılmıştık’” dedim. Ama yine de o adamla kendimi kıyaslamayı bırakamadım. Sonra telefon şifresini değiştirdi, bana hiçbir şey göstermemeye başladı. Ben kafayı yedim. Sürekli çevrim içi durumuna bakıyordum.

Şimdi hâlâ görüşüyoruz, belki “ara ara” değil, daha sık. Ama bence bana hisleri yok artık. Biliyorum, ona yerler açtım, ödedim, ilgilendim; iki tane WhatsApp numarası var — biri “shady business” dediği. Çevrim içi bakınca hep aktif ama mesaj yok. Belki gizliyor ya da siliyor. Aşık mıyım, başka bir şey mi, bilmiyorum. İlişki zehirlenmiş durumda ama bitiremiyorum. Düşünmeden duramıyorum. İşe odaklanamıyorum.

Garip bir şekilde, bir gün başka bir adama karşı kıskanç davrandı — bana karşı hisleri yokmuş gibi görünürken bu garipti. Onun bana değer verdiğini kanıtlamasını istedim, mesajları görmeme izin vermesini, sırf kapanış (closure) için. Gerçeği görmek istiyordum ama gerçeğe hazır olmadığımı da biliyordum.

Kendime dedim ki: kapanışı kovalayan bir köpek gibiyim. Gerçekleri söylese bile onu geri kazanmaya çalışırdım. Bu kapanış değil, kontrol meselesi. Kontrolü çoktan kaybettim.

Birinin bana sert davranmasını, beni gerçekle yüzleştirmesini istedim. “Tokat gibi gel, beni yargıla” dedim. Acı verici uyanış istedim.

Yalnız kalmaktan korkuyorum: seks, birlikte vakit geçirecek biri… Yalnızlık benim seçimim değil; bana zorla yüklenmiş gibi geliyor. “Minimal iletişim” olabilir mi diye sordum. Mesaj atmam gerekir mi diye düşündüm. Sessizce gitmek istedim ama içten içe “belki beni özler” dedim. Eşyalarımı istedim — laptop ve powerbank — geri verdi, bir daha da almadı. Bu, bittiğinin işareti gibiydi. Ona yazmamaya karar verdim.

Sonra detoks: çevrim içi kontrolü bırakmaya çalıştım, ama yine baktım. Doomscrolling’i bırakamadım. İngilizce ve Türkçe mantra yaptım, geceleri işe yaradı. Sonra bir sabah aradı, uykuluydum, “uyuyordum” diye yalan söyledim. “Uyan, gel bir şey halledeceğiz” dedi. “İyi değiliz, görüşmeyelim” demeyi planladım, telefonda bunu sakin sakin söyledik. Onun bu kadar sakin kabul etmesi canımı acıttı; en azından bir açıklama bekliyordum.

Bazen kendime “abarttığım” için özür dilemem gerektiğini söyledim. Kendimi başkalarıyla kıyasladım, özgüvenim düştü. Bazen doğru yaptım dedim, bazen emin olamadım.

Onun yaptığı yanlışları listeledim — üçüncü geceden itibaren başka adamlara yazdı, “exclusively” dediğimiz zamanlarda bile başkalarıyla görüştü, uzak duracağını söylediğinde bile. Erken kiraya katkı istedi, para beklentisi hep vardı. Minnettar değildi. Başka insanlarla sürekli görüştü. Yalan söyledi, konuşmaları sakladı.

Kendime dedim: “Onun sadakatsizliği ve yalanlarını kaldıramadım.” Ama küçük ritüellerimizi özlüyorum: öpüşmek, seks, el ele tutuşmak, yemek yemek. En kötüsü de bu: sıradan samimiyetin artık sadece hafızada kalması.

Daha önce de çok aldatıldım — eski eşim bile. “Bende bir sorun var ya da yanlış insanları seçiyorum” demeye başladım. Hep bir şey başarmam gerektiğine inandım sevgi ya da ilgi görmek için. Bu döngüyü kırmak istedim. Ama bazen olumlamalara inanmıyorum. “Kimse bana bir şey yapmadan sevgi vermez” düşüncesinden çıkamıyorum.

Bendeki “altıncı his” aslında hiper-vijilans. Onay aradığım ve reddedilmekten korktuğum için mikro mimikleri, küçük işaretleri hep okumaya çalışmışım. Çoğu zaman haklı çıktım, ama çok yorucu. Radarımı kapatmak istiyorum, tamamen değil, sadece kontrol edebilecek kadar.

Terapiste gittim — 7’de randevum vardı (hatırlatmıştın). Spor biraz iyi geldi. Blue Valentine izledim, ağlattı; About Time umut verdi. Yemeğe, spora biraz döndüm.

Detoks planladım: telefon kontrolünü azaltmak, sosyal medya stalk’u bırakmak, mesaj beklemeyi bırakmak, “no contact” alanı yaratmak. Bazı günler başardım: iki gün bakmadım. Bazı günler merak ve özlem çöktü. Bazen onun ve yeni sevgilisinin fotoğrafını duvar kağıdı yaptım — güç verdiğini söyledim ama toksikti. Bazen onun canının yandığını hayal edip motive oluyorum, ertesi gün düşüyorum.

Asistandan acı gerçekleri istedim. “Değerini başkalarının ilgisine bağladın; kırmızı bayrakları gördün, kaldın; seni farklı hissettirdiği anlarda kendini özel sandın; bu döngü tekrarlıyor.” dedi. Canımı yaktı ama doğruydu.

Aşk mı, limerans mı, takıntı mı? Limerans işaretlerini gördüm: takıntılı düşünceler, idealizasyon, iniş-çıkışlar, karşılık aldığında gelen umut, küçük anları tekrar tekrar oynatma. Ama gerçek ilgi anılarını da hatırlıyorum: gülüşler, “sen farklısın”, “seninle çocuk gibi hissediyorum”, “bırakma beni.” Ama yalanlar, başkalarıyla ilişkiler…

Kaosun iniş-çıkışlarını sevdiğimi fark ettim. Bu aşk değil — dramaya bağımlılık. Bunu bırakmak istiyorum. Aslında ona değil, ihtiyaç duyulma ve arzulanma hissine bağımlıyım.

Yaptığım şeyler: telefon bakmak, çevrim içi takip, mesaj karşılaştırmak, kapanış istemek, o yalan söyledikten sonra şifre değiştirmesi… İnsecure hareketler: profillerini aramak, diğer adamlarla kıyaslamak…

Sonra doğum günü: gece 00:01’de aradı. Başka kimse aramamıştı. Açmadım. Sabah gördüm, darmadağın oldum. Öğlen tekrar aradı. Akşam mesaj attı: “İyi ki doğdun, iyi ki varsın…” Sade, nötr. O an önemli hissettirdi ama geçmişteki her şey aklıma geldi. O saati bilerek seçtiğini düşündüm. Manipülasyon mu, samimiyet mi? Bilmiyorum.

Gece mesajına cevap vermedim. Sabah “teşekkürler” yazsam mı dedim ama beklemek, beni bağlayacaktı. Sessizlik mi, kısa cevap mı daha çok acıtır diye sordum. Sessizlik dedin.

Onu görmek istedim o gün. Ama gelse “hayır” diyemeyeceğimi biliyordum. Kendimi tanıyorum: ağlar, yalvarırım.

Sonunda onu engelledim. O aramaları görmezden gelip cevap vermemek yerine… engellemek bana masayı devirmek gibi hissettirdi. Gücü elime aldım.

Şimdi durum net: Engelledim. Yine de onu özlüyorum, görmek istiyorum, önemli hissetmek istiyorum. Ama beni bu hale getiren de o. Döngüyü biliyorum, tehlikeyi biliyorum.

Çıkmak istiyorum. Çevrim içini kontrol etmeyi bırakmak istiyorum. Onu düşünmeyi bırakmak istiyorum. Onun yüzünü geceleri hayal etmeyi bırakmak istiyorum. Özgür olmak istiyorum. Güçlü olmak istiyorum.

saat: 09:59

Merhaba günce...
yaş 36 oldu...
20 yıl geçmiş sana ilk yazmaya başladığımdan beri.
Dün bütün eski günceye yazdıklarımı okudum.
İlk başta çok kötü hissettim. 20 yıldır hep aynı döngü.
Okuduğum bazılarını sanki dün yazmışım gibi.. aslında 20 yıl olmuş.
Kabullenmeye başladım bir an, bu durumun hiç değişmeyeceğini. Hep aynı olacağını. Ama sonra okumaya devam ettim. Değiştiğini gördüm. Daria olan ilişkimde nasıl kontrolün bende olduğunu (tamam çok sağlıklı olmayabilir) ama en azından kendime acımaktan vazgeçtim. Hep böyle mi olacak diye demekten. Demek ki hala böyle bir şans varmış.. 25 yaşındayken yaşlanmışım, bu zamana kadar değişmediyse bir daha değişmez demişim.. HAHAHA şimdi 36 sın... ama değiştebilir. Tamamen muhteşem biri olmasam, olamasam da ilerleyebilirim. İlerliyorum. en azından şimdi bunların farkına varıyorum.

Neler neler oldu günce son yazdığımdan beri... Neler Neler.

Aurore ile evlendik...(oturum izni için)
İlk başta Polonya da iş aramaya başladım.. Bulamadım.
Sonra UK ye yerleştik O iş buldu.
Hani hatırlıyor musun kendi işini yaparsın ben sana her türlü destek olurum dediğini..
Yaptım kendi işimi. İlk başlarda sağolsun çok yardımcı oldu.
Benim işim ilerlemeye başladı. Sıfırdan normal maaşlı birisi gibi işim oldu denebilir.
Bu esnada o işten çıkartıldı. Bunalıma girdi.. 2 ay boyunca hiçbirşey yapmadı.
ne bana yardım ne de yerinden kalktı.
Ben iş için geceleri uykusuz kalırken bana hiçbir destekte olmadı.
Sonra biraz biraz olmaya başladı ama o zamanlar ülke değiştirme planlarına başlamıştı bile.
Ben yalvardım. Bak ne güzel birşey oluşturdum... Polonyadan gitmeyi de sen istedin, burada kalalım kendi işimizi birlikte yapalım dedim.. Olmaz ben kendi kariyerime odaklanmak istiyorum, kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum dedi.
Sonra tekrar ülke değiştirdik.. Fransa.. Bu sefer o çok güzel bir işe girdi ve çok mutluydu
ama Fransa ırkçılığı sağolsun bana 2 yıl oturum kartı vermedi

ne iş yapabildim ne Türkiye ye geri dönebildim. 4 yıl boyunca (2 yıl uk 2 yıl fransa) ülkeme gidemedim, çalışamadım.
Bunalıma girdim.
tamamen bitti orda hayatım. oturum kartı geldikten sonra ne yapacaksın ki? fransızca öğrenmemişsin bilerek. çünkü hep gitmek istemiştin ordan. o ırkçı ülkeden...
ama o istemedi..
yine bencillik. Görmüştün önceden, bile bile lades dedin. Kendine egoiste diyorsun ama yakından uzaktan alakan yok..
Sonra ne oldu?... düşük psikolojin iyice çöktü... eve kapandın.
Yalvardım. lütfen buradan gidelim. senin için 2 ülke değiştirdik bu sefer de benim için gidelim diye... Hayır dedi..
MUHTEŞEM... orda anlamalıydın be...
biraz da devam etti ve o mesajları gördün..
Başka biriyle görüşüyor. E haklı... sen hiçbirşey yapmadın. Çıkıp gitmeliydin.. Ya da bir iş vs kötü de olsa bulmalıydın.
Sonuç ne oldu. Mesajları okuduğum gün o güç geldi elime ve biletleri aldım. Türkiye ye döndüm.
Bir yıl kendime gelmeye çalıştım. Yüzleşmedim sanırım olanlarla...
Askere gittim 35 yaşında...
6 ay yaptım ve daha iyi geldi..
ama pek birşey değişmemiş eskilere bakınca.
Şimdi Dubai'deyim.
Cycle starts again.
Dubai maceraları coming soon

saat: 10:17

***FLASHFORWARD YESTERDAY***
bütün güncemi okurken bende bir adrenalin, dopamın vs neyse o patlama oldu.
Sanki dünyayı kontrol edebilirmişim gibi. Çok uzun sürmedi. bir saat falan.
Sanki uyarıcı bir madde kullanmış gibiydim. Hayatımda böyle hissettiğim başka bir anı bilmiyorum ve tekrar bundan istiyorum.
Aşk acısı çekiyordum G. için... ya da öyle sanıyordum.
Bir anda herşey durdu. Duygularım bitti.. Sanki sihirli bir dokunuş.
Herşey daha çok anlamlı hale geldi. Ben o kıza aşık değildim ki? Tamam birlikte vakit geçirmek çok hoşuma gidiyordu ama onunla diye değil... Yani onu özlemiyordum, o duyguyu özlüyordum.
Sonra durdum ve kendime dedim. Ara bakalım bu kızı, eskiden Daria'yı nasıl kullandıysan öyle oyunlar dene.
Zaten problem de o değil mi. Monotonluk beni de sıkıyor karşı tarafı da sıkıyor. ,Yorucu olabilir, bazıları huzur arıyor olabilir. Ben de aradığım zamanlar oldu ama şu anda huzur istemiyorum. Sanırım kendime kanıtlamak istiyorum birşeyleri.
Neyse, dedim ki kendime.. Egoiste, eğer bu duygu yarın hala aynı olursa .. ya da haftaya ... onu arayabilirsin.
Şu anda o sopamın kalmadı, ama duygularım çok değişti. Biraz biraz geri geliyor gibi. o Takıntılı duygularım. Bunun da sebebi takılı kalmak.
Başka uğraşlara dönmeliyim. Sürekli böyle düşünürsem geri geleceğim nokta o.
Bak eskilerden ders al.
Sen sürekli peşlerinden koştun, iyi biri olduğunu düşündün ama sen değersiz biriydin. onlar istemeden verdin. sürekli ordaydın. istemeselerde ordaydın.
Düşünsene sana bunu yapan kızları...senin gözünde ne kadar değerleri var? Görmek istiyor musun?...
Boşaldıktan sonra yanında yatmak istiyor musun?... hayır...
Aynısı senin için de geçerli..
Kendi değerini keşfet..

saat: 04:38

Evet günce.
Dün gece dışarı çıktım. Eski güncemi okunuynca sanırım gaza geldim. Aylardır içmiyordum böyle. Belki iki haftada bir içiyordum. Dün abarttım...
Eski polonyadaki günlerime dönmek istedim.
Bütün Club'daki herkesin odağı bendim. Ha kendim böyle mi? Sanmam. Yine o ilgi görme isteyişi. Çok içtim. Çok dans ettim.
Bir sürü kadınla dans ettim, bir anda kafamı kaldırınca sap sap bir sürü erkek vardı. Öyle bakıyorlardı. Benim yerimde olmak istiyorlardı. Ben de acıdım onları dansa dahil ettirdim. İçimde uyuyan böyle birisi var galiba. Ya da dediğim gibi kendimi kanıtlamak , önemli biri gibi olmak istiyorum.
Kızın biri vardı, çok hoşuma gitti.. baya bi etrafında dolandım, tuvaletetten çıkmasını falan bekledim numarasını almak için.
Yanımda öyle tanıştığım ürdünlü bir çocuk vardı. Sessiz bi tipi, kalkamıyordu yerinden dans etmek için. Güvensiz. Ben sürekli onu gaza getirdim kaldırdım dansa.. Sonunda ne mi oldu. Bu bakıştığım kız bunu tuvalete takip edip instagramını vermiş.. Çocuk kendi istemiş de olabilir. Ama niye yalan söylesin ki... kötü hissettim orda. sonra alokün etkisiyle unuttum.. kızla dans ettim vs... sonra numarasını istedim giderken. verdi.. ama mesaj atmadım. kızın arkadaşları ondan uzak dur vs dediler.. ben de şaşırdım.. sanırım tehlikeli biri.. hani var ya o hep peşinden koştuğum kızlar... aşırı Feminen ve güzelliğinin farkında olanlar.

atmadım zaten mesaj. atacağımı da sanmıyorum.. şu anda yine böyle birşey kaldıramam..
Cuma günü bütün gün uyudum resmen. Uzun zamandır içmeyince alışkın değilim.
Arada bir yemek yemek ve su içmek için uyandım. Şimdi tekrar uyumaya çalışıyorum ama çok uyuduysam artık uyuyamıyorum.
Aklıma G, geliyor. Gizlediğim albümden eski fotolarımızı ve videolarımızı izledim. Kötü oldum. Sanırım o fotolar benim throphylerim. Sanki ona sahip olmuşum da kendimi tatmin ediyormuşum gibi.
yatağımda çıplak yatışı geliyor aklıma. ona dokunmam.. öpmem...
sonra bi anda. acaba şu anda kimin yatağında diye aklıma geldi... çok kötü oldum be... bu sevgi falan değil günce.. aşk hiç değil. bu tamamen kendimle alakalı. onun benim olduğumu düşünüp şimdi kaybetmenin verdiği acı. kendi değerimi onunla belirlemişim.
uyumaya çalışıyordum ama bunları yazmak için tekrar yataktan kalktım. Olur mu sana bilmiyorum da yatınca olur ya bir sürü düşünce kafandan geçer. Onları biryere dökmezsen tekrar dönüp durur. .unutmak istemedim bu duyguyu.
ah güzeli G. ne güzelsin. Benim için yaratılmış gibiydin. Seni kaybettiğimde mi anladım değerini yoksa kaybetmenin verdiği duygular mı seni değere bindirdi.. Tabii ki ikincisi.

ama şimdi kimin yanındasın.. Bakmıyordum instagramına uzundur. Hergün kendi fotonu videonu koyuyordun... Biliyorum kendine aşıksın, birlikteyken kaç kere böyle foto koyma demiştim.. Dinlemedin ve görmemek için takipten çıkarttım seni. Şimdi niye bıraktığını tahmin etmek zor değil.. Fotoyu koymaya gerek kalmadı, ya da şimdi birlikte olduğun kişi ( büyük ihtimalle o hintli ) senden istedi ve değere bindi...
Biliyorum bana o mesajı attığında bir şans acaba mı diye düşündün, engellediğimi görünce vazgeçtin belki de bunu ben daha fazla kullanamam diye.
Neden pişman oluyorsun ki engellediğine. kullanılmak mı istiyorsun? Değerini ayaklar altına almak onunla vakit geçirmekten daha mı iyi?????

Haa unutmadan...

İlk tanıştığımızda.. 2. hafta mıydı neydi... evde biz öyle erkek erkeğe oturucaz parti vs yapacaz demiştim. Sen dışarı çıkacaktın sanırım son dakika planın iptal oldu yine.. birisi sattı seni. ya da istediğin birini bulamadın. Sanki düğüne gider gibi gelmiştin ne düğünü... konsomatris gibiydin. Ulan hatırladıkça nasıl içim burkuluyor..
Hepimiz normal insan gibi sen fahişe gibiydin. Ama hoşuma da gidiyordu..
Telefonuna bakıp duruyordu. Birinden haber geldiği an gidecekti. Biliyorum...!!!!!!
Bir yere mi gideceksin diye sorduğumda, yooooo ...
Hadi ordan.. Gelmedi o arama...
Vakit geçti arama gelmeyince üstünü benim t-shirtümle değiştirdin :)))
Sonra ne mi oldu.. Müzik açtık, içtiniz ve dans ettiniz. Ha bende ettim ama içmediğim için pek dans edesim yoktu.
Ben çok dikkat etmedim, etmek istemedim o nasıl dans etmekti be G. baştan çıkarıcı danslar. arkadaşlarımın yanında...
Arkadaşım dün bana anlattı o geceyi. Dostum kusura bakma söylemeyecektim ama o gece G. benimle öyle bir dans etti ki, öyle bir yüzüme yaklaştı ki öpecek gibi... ben utandım sana yanlış yapmaktan. Kendimi tutamayacak gibi oldum dedi.
Diğer çocukta aynı şeyi demişti 2 gün sonra..
Ben neden böyle kadınlardan hoşlanıyorum.. Sanırım biliyorum. Yanımdaki kandın ne kadar çok dikkat çeker ise benim değerimin yükseldiğini falan düşünüyorum sanırım bilinç altımda.. Skerler öyle bilinç altını. Baksana şimdiye kadar olanlara. Gidiyorlar. Kalbine hançeri basıp gidiyorlar.
Ama sen de hakediyorsun be ... Sürekli elinde tutmaya çalışıyorsun. Sürekli. bir çaba.. yetmiyor .. yetmeyecek... Dünkü numarasını aldığım kız da öyle.. O yüzden uyardı sanırım arkadaşları. Kendimi dinlemem lazım günce. 20 yıl olmuş... Bul artık şu kendindeki gücü.
Bulamayacan da kabullen yani... Sürekli bir limbodasın

istanbul
hosting